0 258 502 59 08 bilgi@ahmetsahinhacioglu.com Haftaiçi 08:00 - 18:00

İletişim

 Diş Hassasiyeti

Soğuk, sıcak, tatlı, ekşi yiyecek ya da içecekler yüzünden bazılarımızın dişleri öyle sızlar ki, tadına varamayız içtiğimiz içececeğin ya da yediğimiz gıdanın. Diş kamaşması diye de ifade eder bazılarımız. Hepimizde ya da her dişte olan bir şikâyet değildir bu. Hatta uzun yıllar hiç karşılaşmamışken bir anda çıkabilir karşımıza. Peki niye başlar dişlerde hassasiyet?

Dişlerde hassasiyetinin başlıca nedenlerinden biri diş çürükleridir. Dişimizin yapısını hatırlayacak olursak: en dışta mine tabakası vardır. Minenin altında ise dentin tabakası. Dişte başlayan çürük, mine tabakasını geçer, dentin tabakasına ulaşırsa dişte hassasiyet başlar çünkü çürük nedeniyle ağız dışına açılan dentin tabakası sıcak, soğuk, tatlı, ekşi gibi uyaranları içindeki çok çok ince kanalcıklar vasıtası ile dişin sinirine iletir. Diğer bir hassasiyet nedeni de dişeti iltihapları sonucu dişetlerinin çekilmesi ve buna bağlı olarak dişin kök yüzeylerinin açığa çıkmasıdır. Dişin kök yüzeyinde mine tabakası yoktur. Onun yerine sement denilen bir tabaka mevcuttur. Sement tabakası mine gibi dış uyaranlara karşı dişi koruyamaz. Soğuk, sıcak ya da tatlı, ekşi gibi uyaranları dişin iç tabakasına iletir ve hassasiyete neden olur. 

Bunların yansıra, ağızda mevcut eski dolgu ya da protezlere bağlı olarak da hassasiyet ortaya çıkabilir. Dişlerle kenar uyumu bozulmuş, etrafında kırık ya da çatlaklar, dişle birleşim yerlerinde açılmalar meydana gelmiş protezler sızıntıya neden olarak hassasiyet oluştururlar.  Bunlardan başka sıklıkla rastladığımız bir hassasiyet nedeni de dişleri fırçalarken sert kıllı fırçalar kullanılması ve fırçanın çok fazla bastırılarak fırçalama yapılmasıdır. Bunun sonucunda dişlerin mine tabakası belli bir zaman sürecinde aşınır. Mine tabakası aşındığında altındaki dentin tabakası açığa çıkar ve hassasiyet başlar. Yine asitli içeceklerin çok fazla tüketilmesi ve sonrasında ağız temizliğinin sağlanmaması sonucunda asit erozyonu dediğimiz durum ortaya çıkar. Dişin minesi asit etkisi ile aşınır ve hassasiyet başlar. ”Bende bu nedenlerin hiçbiri yok ama dişlerimin bazılarında hassasiyet var” diyorsanız eğer, o zaman bunun sebebi dişlerin üzerinde gözle görülmeyecek kadar ince çatlaklar olabilir. Diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığına bağlı olarak da hassasiyet gelişebilir. Çünkü diş gıcırdatma sonucunda dişlerin çiğneme yüzeyleri aşınır mine tabakası iyice aşınınca yukarıda bahsettiğimiz üzere dentin tabakasının açığa çıkmasına bağlı hassasiyet gelişir. Dişlerin minesini çok aşırı şekilde aşındıran adeta birer diş canavarı olan diş beyazlatma tozları da aşınmaya bağlı hassasiyete neden olabilir.

Görüldüğü üzere dişlerdeki hassasiyetlerin oldukça fazla nedenleri var. Peki bizler bu durumu engellemek için neler yapabiliriz? Öncelikle iyi bir ağız bakımı, orta sert ya da yumuşak uçlu fırçalarla fazla bastırmadan, düzenli olarak diş fırçalamanın yapılması, diş ipi kullanımı, diğer ağız bakım yöntemlerinin uygulanması ile çürük ya da dişeti iltihaplarını önleyebiliriz. Düzenli hekim kontrolleri ile ağız içinde mevcut problemlerin tedavilerini yaptırmamız gereklidir. Bunların haricinde asitli gıdaların tüketimine dikkat etmek, asitli içecekleri mümkünse pipetle içmek, sonrasında da ağzımızı su ile çalkalamak asit erozyonunu önlemede basit bir yöntemdir.  Ayrıca çok sıcak ve çok soğuk ürünleri art arda içmemeliyiz, aksi takdirde diş minesinde çatlaklar oluşacak ve hassasiyet başlayacaktır. Ayrıca sert, kabuklu kuruyemişleri dişlerimizle kırmak ya da arkadaşlara hava atmak için gazoz kapaklarını dişlerimizle açmak da çatlaklara neden olabilir. 

Tüm bunlara dikkat etmemize rağmen hassasiyet şikayetlerimiz var ise o zaman bir diş hekimine başvurarak profesyonel yardım almalıyız. Muayene sonucunda hassasiyet neye bağlı ise tedavisi yaptırılmalıdır. Ayrıca diş hekimi tarafından klinikte uygulanacak olan flor jeli ya da cilası ile hassasiyetler büyük ölçüde azaltılır, flor oranı yüksek diş macunlarının uzun dönem kullanılması da olumlu sonuç verebilir. Bunun yansıra, günümüzde hassasiyet önleyici daha etkili ajanlar üretilmiştir. Bunların diş hekimi tarafından kontrollü olarak uygulanması, sorunu büyük ölçüde çözecektir. 

Next Post